İSTANBUL - Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı İsmail Gülle, "Cumhurbaşkanımızın net bir şekilde ifade ettiği gibi ne Rusya'dan ne Ukrayna'dan vazgeçmemiz mümkün değildir." ifadesini kullandı.
TİM'den yapılan açıklamaya göre, 61 ihracatçı birliği, 27 sektörü ile 100 bin ihracatçının tek çatı kuruluşu olan Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), Kovid-19 sürecinde daralan uluslararası ticaretin etkilerini azaltmak ve süreç sonunda oluşacak yeni dünya düzeninde daha güçlü bir şekilde yer almak için çalışmalarını sürdürüyor.
TİM, ihracatçı firmaların yurtdışı pazarlarındaki manevra kabiliyetlerini geliştirmek ve küresel salgın ile birlikte ihraç pazarlarındaki güncel gelişmelere ilişkin firmaları bilgilendirmek amacıyla TİM Export Talks programları düzenliyor.
Bu kapsamda TİM, 2020 yılından beri büyükelçilerin katılımıyla düzenlenen ve Çin, Hollanda, ABD, Avrupa Birliği, Birleşik Krallık gibi ülkelerdeki fırsatların değerlendirildiği "TİM Export Talks" çevrimiçi paneller serisine bu yıl da Rusya Federasyonu'na gerçekleştirilecek ihracat potansiyelinin ele alındığı panel ile devam etti.
Panel, Türkiye'nin Moskova Büyükelçisi Mehmet Samsar ve TİM Başkanı İsmail Gülle'nin katılımıyla "Rusya'da Hangi Fırsatlar Var?" başlığı ile TİM'in sosyal medya hesaplarından canlı olarak gerçekleşti. Panelde, Rusya Federasyonu ekonomisinin salgın sonrasındaki durumu, iki ülkenin dış ticaretinde yaşanan gelişmeler ve gelecek döneme dair fırsatlar değerlendirildi. Daha sonra ise güncel gelişmelere ilişkin firmalara bilgilendirme sunumları yapıldı.
Açıklamada programda yaptığı konuşmaya yer verilen TİM Başkanı İsmail Gülle Türkiye'nin, derin ekonomik, siyasi, ticari ve kültürel ilişkilere sahip olduğu iki ülkenin savaşını yakından takip ettiklerini ifade ederek şunları kaydetti:
"Geçen yıl, Rusya'ya yüzde 28 artışla 5,8 milyar dolar, Ukrayna'ya yüzde 40 artışla 2,9 milyar dolar, Belarus'a yüzde 52 artışla 916 milyon dolar ihracat gerçekleştirdik. 2021 yılında, Rusya'dan 4,7 milyon, Ukrayna'dan 2 milyon, Belarus'tan 300 bin turist ağırladık. Karadeniz'den komşumuz olan iki ülke ve doğrudan sürece dahil olan Belarus, 10 milyar dolar ihracat gelirimize ve 5 milyar dolar turizm gelirimize doğrudan muhatap. Hal böyle olunca, Türkiye'nin nasıl ki siyasi açıdan sürece kayıtsız kalması mümkün değilse, ticari ve ekonomik açıdan kayıtsız kalması da ihtimal dışıdır."
Gülle, Rusya-Ukrayna savaşında barışı sağlamak adına Türkiye'nin makul ve mantıklı adımlar atmayı başarmış ender ülkelerden biri olduğuna vurgu yaparak, şunları kaydetti:
"Cumhurbaşkanımızın net bir şekilde ifade ettiği gibi ne Rusya'dan ne Ukrayna'dan vazgeçmemiz mümkün değildir. Türkiye, bu savaşta hem kendi çıkarlarını gözeten hem uluslararası güvenliğin sağlanmasına katkı sunan hem de bu savaşın bir an önce son bulması için girişimleri başlatan ara buluculuk esasıyla proaktif diplomasi yönetti. Savaş halinde olan iki ülkenin Dışişleri Bakanlarını Antalya'da, müzakere heyetlerini İstanbul’da buluşturmayı başaran diplomasimizle gurur duyduğumuzu ifade etmek isterim. Barıştan yana tavrımızı tüm dünyaya gösterdikleri için hariciyemize şükranlarımı sunarım."
Savaş sebebiyle, Rusya, Ukrayna ve Belarus'a gerçekleştirilen ihracatta sorunlar olduğunu belirten Gülle, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
"Geçen sürede ticari anlamda bazı önemli gelişmeler olsa da savaş tüm belirsizliğiyle devam ediyor. Kimi uluslararası kuruluşlara göre bu savaş dünya ekonomisinde yüzde 1'lik bir daralmaya neden olacak. Aynı zamanda ihracatımızın ana pazarları olan ABD ve AB ülkelerinde bir talep yavaşlaması da olasılıklar arasında. Ham madde ve enerji kaynakları açısında son derece zengin olan iki ülkenin savaşı, emtia fiyatlarında sert dalgalanmalar ve tedarik sorunlarını da ortaya çıkardı. Savaşın ihracatımıza dolaylı etkileri şöyle dursun, üç ülkeye de ihracatta maalesef ciddi sorunlar mevcut. Tamamı savaşla geçen mart ayında Rusya'ya ihracatımız yüzde 38, Ukrayna'ya ihracatımız yüzde 81, Belarus'a ihracatımızda yüzde 39 düşüş görüyoruz. İlk çeyrekteki performansa baktığımızda ise Rusya'ya ihracatımız geçen seneye göre değişmezken, Belarus'ta yüzde 4 artış, Ukrayna'da yalnızca yüzde 5'lik bir düşüş görüyoruz. Dolayısıyla şu an için, savaş ihracatta sadece artışı engelledi diyebiliriz. Ancak savaşın gidişatı, yakın zamanda bir barış atmosferini vadetmiyor."
Gülle, savaş nedeniyle Türk ihracatçısının maruz kaldığı, çözüm bekleyen meselelerin ve taleplerin olduğuna vurgu yaparak, şunları kaydetti:
"Yolcu taşımacılığında hat ve sefer sayılarının artırılması, Batılı ülkelerden yaptırıma maruz kalan Rus vatandaşlarını ülkemize çekmek adına faydalı olacaktır. Hava yolu ile yapılan sevkiyatlarda daha rekabetçi fiyatlar uygulanması ve Samsun üzerinden gönderilen sevkiyatlarda yaşanan gümrük sorunlarının hafifletilmesi talepler arasında yer alıyor. Rusya'ya ihracatta lojistik sorunları da baş gösterdi. Deniz yolunun tamamen kapanmış olması, Avrupa rotasının çalışmıyor olması, tüm trafiği Azerbaycan ve Gürcistan'a yöneltti. Bu rotada da gecikmeler ve maliyet artışları ortaya çıktı. Ayrıca, ihracat bedellerinin yurda getirilmesi konusunda, yaptırımlar nedeniyle oluşan kur farkından dolayı meydana gelen birtakım sorunlar var."
-"Denge unsuru politikamız bizim için önemlidir"
Türkiye Cumhuriyeti Moskova Büyükelçisi Mehmet Samsar da tarih boyunca Ukrayna'nın Batı ile Doğu arasında bir çekişme bölgesi olduğunu ifade ederek, "Bir dönem Osmanlı Devleti hep denge unsuru olarak ortaya çıkmaktadır. Bugünkü krizin çözüm aşamasında Cumhurbaşkanımızın önderliğinde ve Dışişleri Bakanımızın katkılarıyla Türkiye yine denge unsuru olarak ortaya çıkmaktadır. Cumhurbaşkanımızın dediği gibi ne Rusya'dan ne de Ukrayna'dan vazgeçebiliriz. Bu yüzden buradaki denge unsuru politikamız bizim için önemlidir." dedi.
Ekonomik ve ticari bağların Türkiye ile Rusya Federasyonu arasındaki ilişkilerde itici gücü oluşturduğunu kaydeden Samsar, şu değerlendirmede bulundu:
"Rusya en önemli dış ticaret ortaklarımızdandır. 2021 yılında hemen hemen ilgili tüm dış ticaret akımlarında salgın döneminin menfi etkileri hızlı bir iyileşmeye bıraktığını hep birlikte gözlemledik. Artan ihracat performansımız ve toparlanan ithalatla birlikte 2021 yılında 34,7 milyar dolar gibi ikinci en yüksek ikili ticaret hacmine ulaştık. Ortak hedefimiz ikili ticarette yüzde 55'i aşan söz konusu artış performansını önümüzdeki dönemde pekiştirmek ve Cumhurbaşkanlarımızın hedef olarak tespit ettiği 100 milyar dolar üzerindeki ortak ticaret hacmine ulaşmak. Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak bizler iş adamlarımız ile birlikte bu yöndeki çabalarımızı sürdürmekteyiz. Türkiye ve Rusya arasındaki ekonomik ilişkiler sadece mal ticaretinden müteşekkil değil. İki ülke özellikle müteahhitlik hizmetleri, turizm alanında göstermiş oldukları ticaret ortaklığı ve iş birliği marifetiyle küresel hizmet ticareti akımlarında boy göstermekte. 2021 yılında inşaatçılarımızın üstlendiği 11 milyar doları aşan proje, Rusya’da üstlendiği toplam proje portföyünü 100 milyar dolara yaklaştırmış bulunmaktadır."
(AA)
Güncelleme Tarihi: 29 Nisan 2022, 02:37