MUSTAFA KÖKER
LONDRA
İngiltere’de faaliyet gösteren Gima Gıda Yöneticisi ve Avrupalı Türk Markalar Birliği Başkan Yardımcısı Vehbi Keleş, 2021 yılında Türkiye’nin ihracatını katlayacak sebepler oluştuğunu belirterek, farklı coğrafyaların tüketim değerleri analiz edilerek ülkelere göre üretim ve markalaşmaya ağırlık verilmesi gerektiğini kaydetti.
Londra merkezli ATMB’nin Başkan Yardımcısı Vehbi Keleş, Brexit sonrası Türkiye’nin İngiltere ile yaptığı Serbest Ticaret Anlaşması’nın iki ülke ticaretine önemli bir ivme kazandıracağını, ancak ihracat ürünlerinin genişletilmesi için de adım atılması gerektiğini vurguladı.
Vehbi Keleş, Türkiye’nin ihracata yönelik ürünlerde istenen kaliteye ulaşmasına rağmen, üretimden tüketiciye ulaşıncaya kadar yapılacak yeni düzenlemelerin kaçınılmaz olduğunu vurguladı.
Dünya’daki olumsuz etkisi her geçen gün artan Koronavirüs salgınına rağmen, Türkiye Ticaret Bakanlığı, TİM ve İhracatçı Birlikleri’nin koordineli ve ahenk içinde çalışmasının bu süreçte ihracata fazla zarar vermediğini belirten Keleş, Brexit gibi ticari dengeleri değiştiren gelişmelerin fırsata çevrilmesinin zor olmadığını ifade etti.
KITALARA GÖRE ÜRETİM ARAŞTIRMASI
Türkiye’nin ihracat için önemli adımlardan olan ülke içi lojistiğe, kara ve demiryolu taşımacılığına önemli yatırımlar yaptığını, üretim kalitesinin de gelişmiş ülke standartlarının gerisinde olmadığınının altını çizen Keleş, “bu ürünlerin hakettiği ihracat kapasitesine ulaşması için halen yapılması gereken bazı düzenlemeler olduğunu düşünüyoruz. Yurt Dışı Lojistik Merkezleri kurulması ve desteklenmesi çok önemli bir adım oldu. Bunun yanısıra en az bunun kadar önemli diğer adım ise pazarlama ARGE’lerine daha fazla yatırım olmalı. Toplumların damak zevkleri ve tüketim alışkanlıkları yaşadıkları coğrafyalara göre farklılık oluşturduğu için, değişik ülkelerin tüketim değerleri analiz edilerek her coğrafyaya has üretim kültürü oluşturulmalı. Avrupalı’nın sevdiği ürünü Afrikalı’ya satamazsınız. Ülkemizin üretim hızına ayak uyduracak özel sektör mantığı ile ihracat birimleri oluşturulmalı. Bu yeni düzenleme aynı zamanda koronavirüs salgını sonrası için bir hazırlık olarak düşünülmeli” dedi.
TİCARET MÜŞAVİRLİKLERİNE ALANI BİLEN PROFESYONELLER ALINMALI
Türkiye’nin ihracatının yüksek hedeflere ulaşması için kıtalara göre üretim araştırmasının yanında, ülkelerin pazarını iyi bilen profesyonellerin Ticaret Müşxavirlikleri altında istihdam edilmesi gerektiğinin altını çizen Keleş, “Ticaret Müşavirleri olarak yurt dışında bürokrasiyi iyi bilen, teknik donanımlı her biri alanında başarılı bürokratlar görev yapıyor. Bu arkadaşlarımızın hepsi değerli birikimlere sahip. Ancak, ihracatçıyı, hangi ülkeye ne satabileceği konusunda yönlendirecek, pazarı iyi bilen alandan yetişmiş o ülkelerden personeller istihdam edilmeli. Ticaret Müşavirleri teknik ve bürokratik konularla meşgul olurken, hizmet verilecek ülkeyi iyi bilen, gerekirse özel sektör tecrübesi olan profesyoneller ise tamamen piyasaya göre ihracatçıya yol göstermeli. Üretimden itibaren yönlendirme yapacak bu profesyoneller Ticaret Müşavirleri’ni de rahatlatır. Türkiye’nin yüksek miktarda ihracat yaptığı ülkelerdeki büyükelçiliklerinde sadece bu düzenlemenin yapılması bile rakamların yüzde 40’lara kadar artmasını sağlar” şeklinde konuştu.
TÜRKİYE’DEKİ FİRMALAR KENDİNİ GELİŞTİRDİ
Vehbi Keleş, Türkiye’deki ihracata dönük üretim yapan büyük firmaların son yıllarda kendilerini çok geliştirmiş olmalarına rağmen, küçük ve orta ölçekli ‘butik’ denebilecek şirketlerin daha büyük pazarlara ulaşması gerektiğini ifade etti.
Keleş, küçük ve orta ölçekli firmalar ile yöresel üretim yapanların, bakanlık tarafından bilgi ve enformasyon anlamında desteklenmesi gerektiğine işaret ederek sözlerini, “Ticaret çok hızlı değişen bir alan. Bunu ilgili kurum yöneticileri mutlaka yakından takip ediyorlar. Ancak değişime uyumlu hareket etmek zorundayız. Çok kaliteli üretmek yetmiyor.Yeniliklerle birlikte üretilenin daha geniş kitlelere ulaştırılması gerekiyor. Pazarlama ve markalaşmada atılan destekleyici adımlar olumlu olmakla birlikte, dünyanın tanınmış markalarıyla rekabet edecek seviyeye gelmemiz lazım. Üretim sadece iç piyasaya göre değil, ihracat yapılacak ülke ve tüketecek toplumlara göre yapılmalı” diye sürdürdü.
İNGİLTERE PAZARI DEĞERLENDİRİLEBİLİR
Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği’nden ayrılmasının ardından Türkiye ile ‘Serbest Ticaret Anlaşması’ yapılmasını “önemli bir gelişme” olarak değerlendiren Keleş, “Birleşik Krallık ülkeleri önemli bir pazar. Tüketimin önemli bir kısmını oluşturan gıda ürünlerinin çoğunluğu dışardan ithal ediliyor. Bu anlaşma, Türkiye’nin mevcut ticaretine olumlu yansıması gerekiyor. Birleşik Krallık ülkelerinde yaşayanların tüketim alışkanlıklarına göre yeni ürün kalemleriyle ihracat artışının sağlanması mümkün olacak. Bunu değerlendirmek zorundayız” dedi.
KKTC’NİN STATÜSÜ DEVAM EDİYOR
İngiltere ile Türkiye arasında yapılan ‘Serbest Ticaret Anlaşması’ sonrasında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriye’nde bir beklenti olmasına rağmen, mevcut statüde değişiklik olmadığına dikkat çeken Vehbi Keleş bu konuda şöyle konuştu:
“Bilindiği gibi İngiltere, Kıbrıs’ta üç garantör ülkeden biri. Ada’nın mevcut statüsünde AB’nin etkisini görmezden gelemeyiz Rum yönetimi Yunanistan ile birlikte AB kartını oynayarak, siyaset ve diplomaside kendi istedikleri oyunu kurabiliyorlar. İngiltere hükümetinin atacağı en küçük bir adım, Ada’daki tüm dengeleri değiştirebilir. Bunun için de, Türkiye ile İngiltere ilişkileri çok önemli. Yapılan anlaşmaların doğrudan KKTC’ye yansıması kısa vadede mümkün görünmese de, durumun böyle devam edeceği anlamına gelmez. İngiltere, Avrupa Birliği’nden ayrıldığı için Kıbrıs politikasında daha bağımsız hareket edecek. KKTC’nin dış ülkelere ticareti yine Türkiye üzerinden devam edecek olmakla birlikte, Türkiye-İngiltere ilişkilerinin KKTC’ye bazı yansımalarının olması muhtemel beklentiler arasında. Ankara ve Londra, AB’den bağımsız olarak Ada’da statüyü değiştirecek adımlar atabilir. Buna bir engel görünmüyor. Bizim beklentilerimiz bu yönde.”
Güncelleme Tarihi: 29 Mayıs 2021, 01:33